SAKIZ ADASI KAMBOS
Kambos, Sakız Adası’nın tarihî ve kültürel mirasını yansıtan benzersiz bir bölgedir. Şehir merkezinin güneyinde yaklaşık 6 km mesafede yer alan yerleşim özgün mimarisi dikkat çeker. Yüksek duvarlarla çevrili yaklaşık 10 – 12 dönümlük arazilerin içerisinde yer alan narenciye bahçeleri ve Ceneviz malikanelerinin olduğu bu bölgeyi gelin biraz daha yakından tanıyalım.

Kambos Bölgesinin Tarihi
Kambos, Sakız Adası’nın doğusunda, verimli topraklara sahip bir ova olarak, Bizans döneminden önce de tarımsal faaliyetlerin merkeziydi. Bu dönemde bölgede zeytin, üzüm ve dut ağaçları yetiştirilmekteydi. Dut ağaçları, ipekböcekçiliği için önemliydi ve ipek üretimi, adanın ekonomik kaynaklarından biriydi. Ancak, bu döneme ait mimari kalıntılar sınırlıdır. Kambos’taki ilk yerleşimler küçük pencereli kulelerdi.

Ceneviz Dönemi (1346–1566)
Bölgenin bugünkü mimari karakteri, özellikle 14. yüzyılda adayı yöneten Cenevizliler döneminde şekillenmiştir. 1346 yılında Cenevizliler, Sakız Adası’nı ele geçirerek Kambos bölgesinde önemli değişiklikler başlattılar. Bölgedeki bol su kaynaklarını fark eden Cenevizliler, geniş narenciye bahçeleri kurarak ovayı değerlendirdiler. Bu bahçeler, soğuk ve tozdan korunması için yüksek taş duvarlarla çevrili idi. İtalyan ve yerel aristokrat aileler, bu bahçelerin içine görkemli konaklar inşa ettiler. Bu konaklar, genellikle iki veya üç katlı olup, yakındaki Thymiana köyünden çıkarılan kırmızımsı taşlarla yapılmıştı. Her konak, aile armasını taşıyan büyük demir kapılarla süslenmişti. Bölgede yaklaşık 200 kadar böyle mülk bulunmaktadır.
Osmanlı Dönemi (1566–1912)
1566 yılında Osmanlılar, Sakız Adası’nı ele geçirdi. Ancak, Ceneviz döneminden kalan aristokrat aileler, mülklerini koruyarak ekonomik faaliyetlerine devam ettiler. Bu dönemde, Kambos bölgesi, özellikle narenciye ve ipek üretimiyle ekonomik olarak gelişti. Bölgedeki konaklar, barok tarzı süslemelerle zenginleştirildi. 18. yüzyılda artık Kambos, zenginliği ve mimari ihtişamıyla Ege nin en dikkat çekici bölgelerinden birisi idi.
19. Yüzyıl Felaketleri ve Yeniden Yapılanma
1822 yılında Osmanlılar tarafından gerçekleştirilen Sakız Katliamı sırasında, Kambos büyük zarar gördü. Birçok konak ve bahçe tahrip edildi. 1881 yılında meydana gelen büyük deprem, bölgedeki yapıların çoğunu yıktı. Bu felaketlerin ardından, bazı konaklar yeniden inşa edildi. Örneğin, “Melekiko” konağı, 1905 yılında İtalyan bir mimar tarafından tasarlandı.
Modern Dönem
20. yüzyılın başlarında, Kambos’ta narenciye üretimi yeniden canlandı. Ancak, 1960’lı yıllardan itibaren narenciye ticareti azalmaya başladı ve bölge, şehirleşme baskısıyla karşı karşıya kaldı. Bu durum, birçok konağın terk edilmesine ve bahçelerin bakımsız kalmasına neden oldu. Günümüzde, Kambos, Yunanistan Kültür Bakanlığı tarafından koruma altına alınmış tarihi ve geleneksel bir yerleşim olarak tanınmaktadır. Bazı konaklar restore edilerek butik otel veya özel mülk olarak kullanılmaktadır.
Kambos'un Mimari Özellikler
Kambos’un mimarisi, Bizans, Ceneviz, Osmanlı ve Venedik etkilerini bir arada barındırır. Konaklar taş duvarları, ahşap çatıları ve zarif süslemeleriyle dikkat çeker. Her mülk, genellikle yüksek taş duvarlarla çevrili olup, içinde narenciye bahçeleri, sarnıçlar, kuyular ve süslü çakıl taşlı avlular bulunur.

Kambos Mimarisi: Ayrıntılı İnceleme
1. Genel Yapı ve Malzeme Kullanımı
Kambos’taki konaklar genellikle iki veya üç katlıdır ve Thymiana köyünden çıkarılan kırmızımsı taşlarla inşa edilmiştir. Bu taşlar, yapıların dış cephelerinde estetik bir görünüm sağlar. Konakların çatıları genellikle dört eğimli olup, büyük Bizans kiremitleriyle kaplanmıştır. Çatıların alt kısmında, yağmur suyunun tahliyesi için alçıdan yapılmış çıkıntılı kornişler bulunur. Ayrıca, bazı konaklarda daha dik eğimli, piramit şeklinde “travaka” adı verilen çatı tipleri de kullanılmıştır.
2. Dış Cephe ve Duvarlar
Konakların dış cepheleri, kırmızı ve sarı taşların dönüşümlü kullanımıyla oluşturulan kemerler ve bantlarla süslenmiştir. Bu tasarım, Ceneviz mimarisinin etkilerini yansıtır. Yüksek taş duvarlar, hem mahremiyeti sağlamak hem de narenciye bahçelerini rüzgar ve tozdan korumak amacıyla inşa edilmiştir. Duvarların üst kısmı eğimli yapılarak yağmur suyunun akışı sağlanmış, ayrıca güvenlik amacıyla kırık cam parçalarıyla donatılmıştır.
3. Kapılar ve Girişler
Kambos konaklarının ana giriş kapıları, ailelerin zenginliğini ve statüsünü yansıtan gösterişli yapılardır. Bu kapılar genellikle yarım daire şeklinde kemerli olup, kırmızı ve sarı taşlarla süslenmiştir. Kapıların üst kısmında, yağmur suyunun tahliyesi için üçgen çatılar veya taş çıkıntılar bulunur. Bazı kapıların yanında, atlara binmeyi kolaylaştıran “skarpes” adı verilen taş basamaklar yer alır.
4. Avlular ve Zemin Kaplamaları
Konakların avluları, yerel Thymiana taşlarıyla döşenmiş veya “liladota” olarak bilinen çakıl taşlı mozaiklerle süslenmiştir. Bu mozaikler, siyah ve beyaz deniz çakıllarının kullanımıyla oluşturulmuş ve genellikle geometrik veya bitkisel desenler içerir. Çakıllar, Emborios ve Kamari plajlarından toplanmıştır. Bu zemin kaplamaları, sadece estetik değil, aynı zamanda özel ve kamusal alanları ayırma işlevi de görmüştür.
5. İç Mekân Düzeni ve Özellikleri
Konakların zemin katları genellikle depo, at ahırı ve üretim alanları olarak kullanılmıştır. Üst katlarda ise yaşam alanları, misafir odaları ve mutfak bulunur. Odalar arasında koridorlar yerine doğrudan geçişler sağlanmıştır. Mutfaklar genellikle arka tarafta yer alır ve küçük balkonlara açılır. Bu balkonlarda genellikle evin tuvaleti bulunur. Ayrıca, “tsardi” adı verilen balkonlar, yaz aylarında ailelerin ve misafirlerin vakit geçirdiği alanlardır.
6. Merdivenler ve Balkonlar
Konakların dış merdivenleri, geniş taş basamaklardan oluşur ve genellikle avludan “tsardi”ye kadar uzanır. Bu merdivenler, estetik açıdan zengin süslemelere sahiptir ve bazen seramik vazolarla dekore edilmiştir. Balkonlar, taş kemerlerle desteklenir ve etrafı taş banklarla çevrilidir. Bazı balkonların köşelerinde küçük heykelcikler bulunur.
7. Bahçeler ve Sulama Sistemleri
Kambos konaklarının bahçeleri, narenciye ağaçlarıyla doludur ve sulama için geleneksel “maganos” adı verilen kuyular kullanılmıştır. Bu kuyular, suyu yukarı çekmek için kullanılan binkova adı verilen sistemlerle donatılmıştır. Bahçelerde ayrıca sarnıçlar, havuzlar ve çeşmeler bulunur. Bu yapılar, hem estetik hem de işlevsel amaçlarla tasarlanmıştır
Güncel Durum ve Koruma Çabaları
Günümüzde ise Kambos, Yunanistan Kültür Bakanlığı tarafından koruma altına alınmış tarihî ve geleneksel bir yerleşim bölgesi olarak tanınmaktadır. Bölgedeki birçok konak restore edilerek konaklama tesisi veya özel mülk olarak kullanılmaktadır. Narenciye bahçeleri ise aktif olarak tarımsal üretime devam eder. Modern yapılaşma baskıları ve şehirleşme tehdidi, bölgenin tarihî dokusunu tehdit etmekte. Tarihî konakları, narenciye bahçeleri ve mimarî dokusuyla ziyaretçilere eşsiz bir deneyim sunar. Ancak, bölgenin korunması ve sürdürülebilir kalkınması için yerel ve uluslararası düzeyde çabaların artırılması önemlidir.